21 Nisan 2007 Cumartesi

Hayal Edin [Serdar Turgut - AKSAM]

------------------------------------------------------------------------------
not: italik kisim kendi yorumlarimdir. Yazinin aslina ulasmak icin basliga tiklayabilirsiniz.
Bana biraz fazla iyimser gibi geldi cogunlukla katiliyorum goruslere ama 2008 de milli gelirin 10bin dolara cikmasi olayi hemen bir gunde olan bir sey degil ki simdiki duzeyi de zaten 7bin dolarlarda. Ama bu tek basina rakam aslinda cok bir sey ifade etmiyor. Refahin topluma yayilmasi onemli olan. Suan Ulkede zenginler daha da zenginlesiyor. Bu kapitalist sistemde normal bir sey, refahin ulke capina dagilmasi biraz vakit alan bir islem o yuzden bence 2008 de oyle mucize gibi bir sey olmayacak ama bir kac sene sonra hepimiz ekonomik istikrarin faydalarini gormeye baslayacagiz.
------------------------------------------------------------------------


Hayal edin yeter


Şimdi AKP’nin elinde büyük fırsat var. 2008 yılının şanı da AKP’nin olacak.Burası Türkiye, her şey olabilir. Diyeceğimi önceden söyleyeyim de kayıtlara geçsin...

Hangi nedenden olursa olsun, bu ülkede bir ekonomik krizi daha tetikleyecekler kesin olarak vatan hainidir

IMF, Türkiye’de kişi başına düşen yurtiçi gelirin 2008 yılında 10 bin doları geçeceğini belirtti. Bunun ne demek olduğunu bir hayal edin lütfen. Ondan sonra cumhurbaşkanlığı meselesini tartışın. Kişi başına düşen yurtiçi geliri 10 bin doları aşmış bir Türkiye, Avrupalı olmuş demektir. 2008 yılına gelindiğinde hayat standartımız, imkanlarımız olağanüstü büyüyecek. Bu ülke daha 2002 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşadı. Neredeyse bir toplumsal sınıfı (beyaz yakalı, eğitimli, meslekli olan insanlar) ortadan sildi. Ekonomi artık kendisini toparlayamaz derken, büyük bir çöküş beklenirken, olağan- üstü bir mücadele başladı ve bugünlere gelindi. Gidilecek nokta, hedef ise 2008 yılındaki Türkiye. Bu başarıyı tüm dünya görüyor, inceliyor ve Türkiye’ye güveniyor. Yabancı sermayenin artan ilgisinde bunu net olarak görmek mümkün.

Tüm bu veriler ve gidilecek nokta belliyken, AKP Hükümeti’ni başarılı bulmamak mümkün değil. Umarım AKP kurmayları iktidara gelmelerinde ve toplumun güveninin sürmesindeki en büyük nedenin dini konular değil, ekonomi performansındaki iyilik olduğunu görüyorlardır. Aslında iktidara gelmeden önce AKP’nin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarında halkın birinci sorununun ekonomik olduğu, dini konuların ise sorunlar listesinde hayli altlarda kaldığı görülüyordu. Bu tablo AKP yönetimi için yeterli bir toplumsal işaret olmalıydı. Nitekim oldu da... İktidar, ekonomi yönetiminde en azından altyapıdaki dinamizmin önünde durmayarak, Avrupa Birliği’ne uyum yasalarından da destek alarak çok iyi performans gösterdi.

Bu performansı sekteye uğratabilecek bir tek unsur siyasi krizdi. Nitekim halkın sorunları listesinde hayli altlarda bulunan dini meselelere dayanılarak çıkarılan bazı tartışmaların ekonomiye nasıl etki edebileceği mikro düzeyde olsa bile görüldü. Bu küçük denemeler AKP’nin aklını başına toplamasına yol açtı. Daha büyük denemelere girişmediler.

Tam gerekli dersler mutlaka alınmıştır, artık siyasi kriz yaratılmayacaktır denirken şimdi de cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girildi. Ve verilen bazı demeçlerden benim hâlâ daha AKP yönetiminin, güçlenmesine rağmen ekonominin ne kadar da kırılgan olabileceğini ve siyasi bir krizin büyük bir kriz tetikleyebileceğini göremediklerinden kuşkularım oluyor. Muhalefetin de meseleyi net görebildiğine emin değilim.

Ekonomide yaşanan olağanüstü toparlanma, 2008 yılına ait göstergeler, bu hükümetin başında Recep Tayyip Erdoğan’ın kalmasının gerektiğine işaret ediyor. Yerine başkası, örneğin Abdullah Gül gelse de ekonomik gidişatta bozulma olmaz diyenler çıkabilir. Teorik düzeyde haklı da olabilirsiniz ama ekonomik süreç her zaman rasyonel dürtülerle hareket etmeyebilir. Birçok defa beklentiler de devreye girer ve bunlar da her zaman rasyonel olmayabilir.

Ekonomik altyapı, Başbakan’ın değişmesinden ve cumhurbaşkanlığı makamından kaynaklanan bir kriz bekleyişine girerse 2008 yılındaki güzel günlerin gelmemesi ihtimali de çıkar ortaya. Muhalefet, Başbakan’ın yerinden oynamaması gerektiği argümanını neden laiklik bazına dayar da ekonomik zorunluluklara dayanıp konuşmaz anlamıyorum... Eminim ki; bunu AKP’liler de kolay anlardı. Zaten Başbakan’ın ‘şok bir aday çıkaracağız’ demesi de ekonomik dalganın dümenini bırakmak istememesiyle de açıklanabilir. O açıklamadan sonra İstanbul Borsası dünyada düşüşe geçmeyen tek borsa olarak neleri özlediğini net göstermiştir.

Eğer AKP, gücünün asıl bulunduğu ekonomiyi ikinci plana itip dini meseleleri ön plana çıkarır, halkın taleplerinin öncelik sıralamasını da önemsemezse çok büyük hata yapar. Başbakan uygun formülü bulmuş gibi görülüyor. Kriz yaratılırsa, olacak dalga sadece bir kesimi değil herkesi içine alıp yutar. Şimdi AKP’nin elinde büyük fırsat var. 2008 yılının şanı da AKP’nin olacak. Tabii ki cumhurbaşkanlığında kriz çıkartma tercih edilmezse...

AKP’yi zedelemek için bu yolu tercih edebilecekler de ortaya çıkabilir. Burası Türkiye, her şey olabilir. Diyeceğimi önceden söyleyeyim de kayıtlara geçsin... Hangi nedenden olursa olsun, bu ülkede bir ekonomik krizi daha tetikleyecekler kesin olarak vatan hainidir.

Bu ülkenin zor yaşayan, zor geçinen insanları artık güzel yaşamak istiyor. Bunun yolu da 2008 yılında açılacak. Kimsenin başka bir şey umurunda değil. Normali de bu, böyle olması da çok iyi. Bu ülke insanlarının büyük çoğunluğu militan filan değil, aşırının her türlüsüne karşılar. Sadece güzel bir yaşam, daha güzel imkanlar, çocukları için daha güzel gelecek istiyorlar. Bunu sağlayanın da başımızın üstünde yeri var. Başka şeyler deneyenler ise tarihin çöplüğüne gidecekler.

Serdar TURGUT

Hiç yorum yok: