14 Haziran 2011 Salı

O zarflar bize geri donecek mi?

Gazeteci Işın Eliçin 12 Haziran seçimlerinin ardından oğlunun sorusunu twitter sayfasından takipçileri ile paylaştı: O zarf bize geri dönecek mi?
Çocuklardan gelen bu ilginç ve güzel sorular bende konvansiyonel eğitim sisteminin içimizdeki o çocuğu yokettiği hissini uyandırmıştır hep.
Demokrasinin en temel sorusu bu. İçine oylarımızı koyduğumuz ve sandığa attığımız zarflar bize dönecek mi? Oylarımızın ülke yönetiminde ne kadar etkisi var?
Sistem basit görünür: Partiler, adaylar vaatlerini kamuoyu ile paylaşırlar oy talebederler. Seçmenlerin tercihi doğrultusunda bir sonraki seçimlere kadar ülkeyi kimlerin yöneteceği belirlenir.
Peki seçmenin tercihi ülkenin kaderinde tek etken mi?
İşin bir de işleyişi var. Mitingler, televizyonlarda izlediğimiz reklam filmleri, flamalar , afişler kısacası seçim kampanyası, parayla yapılıyor. Bu paranın da bir yerden gelmesi gerekiyor. Partilerin aldığı hazine yardımının yanında gizli/açıktan bağışlar sponsurluklar bu kampanyaları finans ediyor. Bir milletvekili ortalama 100 bin lira harcıyor seçim kampanyasında.
Bu paraları ödeyenler ne gibi beklentiler içinde? Dahası paraları ödeyenlerin tercihleri zarfları gönderenlerinkilerden önemli mi? Buna bir çeşit yolsuzluk da diyebiliriz aslında. Demokrasi dediğimiz yönetim biçimin uygulamadaki en büyük sorunu. Demokratik seçimlerle idare edilen bütün toplumlarda büyük şirketler, güçlü işadamları burjuvazi iktidar üzerinde ciddi etkileri olan odaklardır. Bizde de AK Parti iktidara geldiğinde medya ile arasına mesafe koydu, o zamana kadar süregelen iktidar-burjuva ilişkilerini değiştirdi ama kendisini desteklemiş diğer burjuva (çoğu zaman Anadolu Burjuvazisi olarak nitelendirildi) ile ilişkilerini sürdürdü. Neticesinde ekonomik kalkınmadan bu burjuva görece daha yüksek pay almaya başladı. Zaten TÜSİAD ile yıldızının barışamamasının bir nedeni de bu değil mi?
Belki de işin doğası bu ama netice itibariyle bu bir sistem sorunu. Bize özgü de değil üstelik. Gelişmiş batı demokrasilerinin de kesin çözümü henüz bulamadığı bir problem bu. Ama bu çözümünüm olmadığı anlamına gelmez değil mi?
Işın Hanımın oğluna şöyle cevap verebiliriz: Evet o zarflar bize geri dönecek ama cevap bekleyen ve alan başka zarflar da var unutma.

5 yorum:

yaziciselim dedi ki...

Hocam. Zarlar hizmet olarak geri döner de, zarfla birlikte gönlümüzü koyduğumuz sandık'tan neler geri döner bilinmez.. Güzel yazmışsınız. Bravo.

Adsız dedi ki...

Bu sistemlerde ne ka ekmek, o ka kofte. Ha, sansin varsa tepede kofte, ekmek goturenin kirintisi onune dokulebilir ama genellikle tadi guzel geliyor, kirinti filan birakmiyor kimse. :o) Simdi ekmek verenlere kofte yetistirmek gerekecek. Hangi parti kazansaydi, durum degismezdi. Ancak yok ben senin ekmegini almiim dersen ve sans eseri secilirsen, o zaman kofte isteyenin olmaz. (Karnim mi acikmis benim?)

www.elifsavas.com/blog

Unknown dedi ki...

Elif Hanim ogle saati dimi Californiada suan :)
Selim tesekkurler iltifatin icin. Insallah iyilik guzellik doner. 2023 hedeflerine yaklassak yeter artar bile bence.

Adsız dedi ki...

Merhaba. Yazında İstanbul burjuvazisinin AKP'yle arasında mesafe olduğundan söz etmişsin. Ben bu mesafeyi hep göstermelik bulmuşumdur. İstanbul burjuvazisiyle AKP arasında temelde ciddî bir çatışma yoktur. AKP’nin art arda gerçekleştirdiği özelleştirmelerden kimler neler kazandı, bir bakmanı tavsiye ederim. Boyner-Doğan takımı yaşam tarzı gibi konularda Hükümet’in belli isimleriyle polemiğe girince böyle bir algı oluşuyor; ki bu algının oluşmasında da medya pay sahibi. Medya demişken, gerek Doğan grubunun gerekse NTV gibi haber kanallarının kritik zamanlarda aldığı pozisyonlara bakmak bile İstanbul burjuvazisi ile AKP arasındaki yakın ilişkilerin ispatıdır. TÜPRAŞ özelleştirilirken CNN Türk bayram ilan edecekti neredeyse, “Türkiye’ye yatırımcıların ilgisi artıyor” diye. Ya da o kadar uzağa gitmeye gerek yok; biz Hopa’da yaşananları sosyal medyadan takip etmeye çalışırken ntv hasar gören AKP araçlarından söz ediyordu. Ezcümle, AKP gerek ulusal gerekse uluslar arası (çok uluslu) sermayenin arayıp da bulamadığı bir partidir, diyerek bitireyim.

Mine

ibrahim dedi ki...

siyaset için sermaye lazım,sermaye için siyaset. böyle bir kısır döngüde elbette ki siyaset ve para iç içe olacaktır. paranın olduğu yerde de kazananlar,daha çok kazananlar,kaybedenler ve daha çok kaybedenler olacaktır. çözümü olabileceğine inanmıyorum. klasik bi yorum olacak ama " böyle gelmiş,böyle gider..."
dipnot: muhtarlık seçimlerinde oy vermedi diye akrabalarını vuran bi ülkedeyiz. demokrasiyi konuşmaya buralardan başlamamız gerekiyor sanırım...