13 Mayıs 2009 Çarşamba

Ahmet Maranki: Kozmik bilincle yasam enerjisi!!!

Bir sure once sabah programlarinda ve magazin programlarinda Prof. Ahmet Maranki isminde bir zat bitkisel tedaviler, taslarin kozmik gucleri vb konularda konusmaya basladi. A. Maranki'nin web sayfasindaki ozgecmisine bakalim once:
Ahmet Maranki 1956 yılında İnebolu'da doğdu. Liseyi İstanbul'da bitiren yazar ilk önce Tütün Eksperleri Yüksek Okulu’nu bitirip 1976 yılında stajını tamamlayarak devlet görevine başladı. Sırasıyla 1981 yılında İstanbul Üniversitesi T. Endüstri Mühendisliği’ni, 1986 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Siyaset Bölümünde ‘master’ını, 1990 yılında aynı bölümün Sosyal Siyaset Çalışma Ekonomisi Endüstri İlişkileri alanında doktorasını tamamladı. 1991 yılında ABD'de mesleki alanda mahalli idareler, sosyal güvenlik sistemleri ve tarım alanında doktora üstü bilimsel çalışma ve araştırmalarda bulundu.

Burdan ogrendigimize gore hocamiz Sosyal Siyaset Calisma Ekonomisi Endustri Iliskileri alaninda doktora yapmis. Bu alanda soyleyecegi sozlere saygimiz sonsuz. Lakin hocamiz bir suredir kendi uzmanlik alaninda degil de kozmik enerji!! , bitki mucizeleri, renkli taslarin insanin sagligini nasil etkiledigi konularinda atip tutuyor. Ilk ortaya ciktiginda sarmisak yiyin tansiyonunuz duzelsin maydonoz yiyin stresiniz azalsin vb seyler soyluyordu. Acikcasi o konularda benimde hic bir bilgim yok. Tadini begenmedigim seyleri yemem. Hasta oldugumda da doktora giderim. Bir tek grip olunca nane-limon ihlamur gibi seyler iciyorum onu da rahatlamak icin iciyorum. Belki iyi geliyordur dedikleri dogrudur bir yorum yapamam ama sunu biliyorum ki bu ulkede bu tip seyleri tv de milyonlara anlatmak cok tehlikeli olabilir.
Hatirlayanlar vardir belki bir kac yil once Asmali Konak dizisinde bir karakter bitkisel bir karisimla bir hastaligi tedavi etmisti. Gunlerce TV kanalina telefonlar yagmis. Insanlar o karisimi soruyorlarmis dusunebiliyormusunuz? Simdi bu hocayi dinleyen vatandas derdine deva bulmak icin doktora gitmek yerine hocamizin ogutlerini dinlese ve sonucunda sagligi daha da bozulsa bunun bir vebali olmaz mi?
Son zamanlarda hocamizin kelamlarinin arasina ayet hadis de kattigini goruyoruz. Buna sarlatanlik demek istemiyorum ama takdiri de sizlere birakiyorum.
Taslari kuyumcular gibi bilmesem de atomik yapilarini bilirim. Hocamiz galiba bu taslardan yapilmis yuzukleri pazarlama isine de girmis. Taslarin faydalarindan bahsediyor yok bu tas stresi atar yok bu tansiyonu duzenler yok bu nazardan korur uzayip gidiyor. Her urunun bir ozelligi var. Bunlari hepimiz biliyoruz ama genede tekrarlayalim: Elmas carbon'un bir fazidir. Ametist silisyum dioksitin (SiO2) bir suru fazindan yalnizca biridir. Yakut icindeki kromdan dolayi kirmizidir. Elmasin sertligi ve parlakligi disinda hic bir ozelligi yoktur. Altin da az rastlanmasi disinda ozelligi olmayan bir metaldir. Taki yapimi disinda hic bir kullanimi yoktur. Bunlarin hepsini wikipedia dan ogrenebilirsiniz. Bu taslar sizi tedavi etmez. Bunlarin kozmik gucleri yoktur. Kozmik guc diye bir sey yoktur. Illa Kuran-i referans alcaksak falcilarla ilgili ayetlere bakabilirsiniz. Bunlara inanmayin. Yemeyin boyle numaralari.
Belirtmekde yarar var. Bitkilerin tip alaninda kullanilmasina karsi degilim sadece bu isin ehillerine birakilmasi gerektigini soyluyorum. TV sizi eglendirir tedavi etmez.

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Mazhar Fuat Ozkan (MFO) Bilkent Konseri



Mazhar Fuat Ozkan (MFO)'a 3000 kisilik Bilkent Korosu eslik etti
Bilkent Universitesi 2009 Bahar Senlikleri Kapsaminda konser veren MFO grubu Bilkent Odeon konser salonunu dolduran yaklasik 3000 hayrani ile sevilen sarkilarini seslendirdi. Hit sarkilari ile konsere baslayan grup Yandim yandim isimli parcasi ile buyuk alkis aldi. O kadar ki sarki bittikten sonraki "bi daha " tezahuratlari bitmeyince tekrar soylemek zorunda kaldilar. Konser sonuna kadar ayni sarkiyi soyleseler bikmayacak gibiydiler. Bu arada bu sarkiya eslik eden saz sarkiya ayri bir hava katmis. Bir roportajinda Mazhar Alanson bu sarkinin ayri bir yeri oldugunu, cok ozel bir tarihi mekana girdiginde sozleri aklina geldigini soyluyor, bilenler bilirler mekani da yandim yandim'in kimin icin soylendigini..



Grubun solistinin Mazhar Alanson olmasina ragmen Ozkan Ugur 'un yeri bambaska. Sahne sovu tek kelimeyle harika. Konserin bir bolumunde Ozkan'in cikardigi sesleri butun Odeon 'da cilginca cikarmaya calisiyordu ki ben hayatimda bu kadar stres attigimi hatirlamiyorum. Bazen cilginca anlamsizca bagirmak iyi geliyor. Bir seyi 3000 kisi ile ayni anda yapiyosaniz kimse sizi garipsemiyor ama cikip sokakta boyle bagirsaniz size ne derler kim bilir:)

Aslinda buraya daha yakindan cekilmis fotograflari koymak isterdim ama biletleri son gun aldigim icin en arkadan bilet bulabildik. 12x zoomla o isikta gene de fena degil bence. Iki seye deginmeden edemeyecegim. Bilkent Universitesi daha onceden ucretsiz ve acik alanda yaptigi konserleri bir kac senedir ucretli ve Odeon'da duzenliyor. Biletleri de sadece universite ogrencilerine ve mezunlarina satiyor. Her ogrenciye sadece bir tane bilet satiyor. Giriste de universite kimligine bakiyorlar.
Senligin ilk gunu senlik alanindaki sarhos olup olay cikaran ogrenciler yuzunden giriste alkol aramasi da yapildi. Iceriye alkol sokulmamasi icin yogun caba sarfetti guvenlik gorevlileri. Ikinci nokta ise Odeon ilginc bir konser salonu. Ankara gibi soguk bir sehirde ustu cadirla kapli bir salon. Bu nedenle mayis ayinda bile usuyor insan. Yilda yalnizca bir iki ay kullaniliyor. Binayi mermerden yaptiklari icinde akustigi tutturmak cok zor. Eskiden yilda bir kac konser olurdu ama son iki uc yildir gelen giden olmuyor. O kadar buyuk bir yapinin sadece bahar senliginde ve okulun mezuniyet torenlerinde kullanilmasi gercekten israf. yapan mimara saygilarimizi sunalim... Ustunde gercek bir cati olmamasindan midir nedir sigara yasagina kimse uymuyor Odeon'da. Insanlar surekli sigara iciyorlar. Cok rahatsiz edici bir durum. Uyarmaya kalksan herkes iciyor. Insanlar bu kadar bencil olmasalar keske...

5 Mayıs 2009 Salı

Mardin'de Katliam

Uzun suredir blog'umda siyasi konulara girmiyordum. Bu sabah uyandigimda haberlere bakinca dehsete kapildim. Mardin'de dugun evini uzun namlulu silahlar ve el bombalari ile basmislar 44 kisiyi katletmisler. Kizi istemisler de vermemisler. Olenlerle saldirganlar ayni asirettenmis. Dehset bir durum. 8 kisi saldirmis. Bu sekiz kisiye 44 kere agirlastirilmis muebbet hapis cezasi verirler. Omurleri boyunca cikamazlar hapisten. Idam cezasi yururlukte olsaydi belki de idam cezasi alirlardi. Asil sorun bu degil.
Ayni bolgeden duymaya alisik oldugumuz haberler var, Tore cinayeti, kan davasi , iki asiret arasinda kavga vs.. Neden bu ulkenin dogusunda guneydogusunda bu tip olaylar oluyor da batida bu olcude olmuyor. Bu noktada dusunmek lazim.
Baktigimizda guneydogu bolgesinde yerlesik bir agalik sistemi var. Bolgede hakim gucler agalar yani asiret liderleri. Bunlar aslinda ortacag avrupasinin feodal beylerinin uzantilari. O yorenin insani hala bu feodal duzen ile hayatlarini surduruyorlar. Topraklar agalara ait somurulenler ise halk. Cehalet had safhada, insanlar her sorunlarinin cozumunu devletten bekler olmuslar. Bu duzen nasil degisir esas bunu dusunmek lazim.
Isin bir de ironik boyutu var. Bolgedeki halki temsil ettigini inanan DTP'nin en buyuk talebi ozgurluk. Ama halkin ozgurlugunun onundeki en buyuk engel ise asiretler. DTP'nin bu yonde bir talebi yok cunku varolan duzenden beslenen bir parti. DTP'nin ust duzey yoneticileri de asiret kokenli.
Teror de dahil olmak uzere bolgenin sorunlarini cozmenin tek yolu sosyolojik yapiyi modernlestirmekten geciyor. Bunun da tek yontemi var egitim. Egitimin onundeki en buyuk engel de gene varolan asiret duzeni. Bir noktada dramatik bir sok ile bu kisir donguyu asmak gerekli.